Partner im RedaktionsNetzwerk Deutschland

Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi
Mevlana Takvimi
Neueste Episode

Verfügbare Folgen

5 von 2137
  • BAŞIMIZA BİR MUSİBET GELDİĞİNDE NE YAPMALIYIZ-15 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ
    Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kim, bir musibet esnasında, “Sahibimiz Allâh (c.c.)’dur, döneceğimiz yer de O (c.c.)’un huzurudur” derse, Allâh (c.c.) onun musibetini sarar, tedavi eder. Onun âkibetini güzel yaparak, ona kendisinden hoşnut olacağı güzel bir bedel, bir halef verir. ”Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kandili sönünce “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dediği, buna karşılık “bu bir musibet midir” diye sorulduğunda, “Evet, mü’mine eziyet veren, üzen her şey, onun için musibettir.” diye cevâb verdiği rivayet edilmiştir.Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir:Ebu Seleme (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, “Başına bir belâ gelen herhangi bir müslüman, “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” diyerek Allâh (c.c.)’un emrine sığınır ve “Ey Allâh’ım, bu musibetin senden geldiğini biliyorum. O halde ona karşılık bana mükâfât ver ve ondan daha hayırlısını bana nasib et” derse, Allâh (c.c.) onu o belaya karşılık mükafâtlandırır ve ona daha hayırlısını bedel olarak verir” dediğini bana anlattı.Ümmü Seleme (r.anhâ) devamla, “Ebu Seleme ölünce ben bu hadisi hatırladım ve “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dedim. Daha sonra Cenâb-ı Hâkk Ebu Seleme (r.a.)’in yerine bana Hz. Peygamber (s.a.v.)’i (koca olarak) nasib etti” demiştir.İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: “Allâh (c.c.),mü’minler Allâh (c.c.)’un emrine teslim olup,ona yönelerek, başına gelen bir musibet esnasında “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” dediği zaman, kendisinin onlara o mü’min için üç özellik, yani Allâh (c.c.)’dan mağfiret, râhmet ve hidayet yolunu gerçekleştirme nimetlerini takdir ettiğini haber vermiştir.(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.4, s.94)
    --------  
    2:08
  • GÜNÜMÜZDE SÜNNET-14 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ
    Resûlullâh (s.a.v) için “yürüyen Kur’an”,“canlı Kur’an” deniyor. Biz 1500 yıl sonra ona tabi olanlar, onunla birlikte olmaktan mahrumuz. Efendimiz (s.a.v.)’in yaşayan Kur’an oluşu sadece yaşadığı çağa mahsustu diyemeyeceğimize göre, bugünkü müslümanlar ve bizden sonrakiler bu meseleyi nasıl çözecekler? Bu soru müslümanların kalkınmaları için çok önemli. Başta şunu söyleyeyim, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz için kullanılan “yürüyen Kur’an” ifadesi yeni bir ifadedir, bilinen ifade Hz. Aişe (r.anhâ) validemizin ifadesidir: “Onun ahlâkı Kur’an’dır.” Cevaba, her meseleyi kapsayan genel bir düşünceyle başlamak istiyorum. Her şey görecelidir, yani biz gelecek nesle nispetle daha hayırlıyız, bizden önceki nesil bizden hayırlıdır, böylece geriye doğru tabiin ve sahabe dönemine kadar gidilir. Bu bizi ye’se sevketmemelidir. Asla pes etmeyip ilerlemek için çabalamalıyız.Peki, İslâm ümmetinin kalkınması için; adımları, metotları, ibadetleri ve ahlâkı ile Peygamber (s.a.v.)’in hidayet yoluna götürecek vesileler nelerdir? Birinci vesile; büyük âlimler, imamlar ve selef-i salihin bize miras olarak bıraktıkları sahih ilmi yaymaktır. İkincisi; bütün insanlar Hz.Âdem (a.s.)’ın çağından günümüze hatta kıyâmete kadar hak veya bâtıl yolunu tutmuşlardır.Biz hakkı desteklemeye çalışmalı, âlimlerin meclislerini ve onların yanında bulunmayı teşvik etmeliyiz. Aynı zamanda hayrı ve hakkı teşvik edip fesâdı yıkmaya çalışmalıyız. Bir başka önemli husus da, müslümanlar arasında selef-i salihin ahlâkını daima yaşatmalı ve yaymalıyız.“Bu genel bir sözdür, fakat uygulaması nasıl?” diye sorabilirsiniz. Cevabı: Uygulama selef-i salihin haberlerini, menkıbe ve ahlâkını yaymakla mümkündür.(Muhammed Avvame Hocaefendi, Din ve Hayat Dergisi, 35. Sayı, s.61)
    --------  
    2:11
  • ALLÂH (C.C.)’UN EMİR VE YASAKLARINDA GEVŞEKLİK GÖSTERMEK-13 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ
    Şehvetin başlıca iki derecesi vardır. En üst ve tehlikeli derecesi, nefsin arzularına uyarak İslam’dan uzak kalmak ve küfre düşmektir. İkincisi ise İslam’a mensup olduğu hâlde bir müslümanın Allâh’ın emir ve yasaklarını yerine getirmede gevşeklik göstermesidir. Allâh’ın emir ve yasaklarına riayet etmemesi noktasında nefsin üç çeşit isteği olabilmektedir: Nefsin birinci isteği bidattır. Bu itikat ile alakalıdır. Bidatın tanımı, dinde olmayan bir şeyi din olarak kâbul etmektir. Meselâ, Berat Kandili’nde helva pişirmeyi zorunlu görmek ve bunun için sevap beklemek bu türdendir. Nefsin ikinci isteği amel ile alakalıdır. Vakti girdiği hâlde uykuyu bahane ederek namazı kazaya bırakmak, yatsı namazını kılmadan uyumak yada ticaretle meşgul iken namaz vakti girdiğinde namaza iştirak etmemek ve namaza başladıktan sonra namazı özensiz edâ etmek, zihnin başka şeylerle meşgul olması hevâ ve 1hevesin birer göstergesidir.Kısacası dinin emirlerine uymamak ve yasaklarına riayet etmemek, hevâ ve hevesin peşine düşmek demektir. Nefsin üçüncü isteği kaza ve kader hakkında yanlış görüşlere sahip olmaktan ibarettir. Yağmur yağmadığı zaman bir müslümanın istiğfar ve duâ ederek Allâh (c.c.)’a yönelmesi gerekirken, nefsin arzusu doğrultusunda ileri geri konuşması buna misâl olarak verilebilir. Böyle bir kişiye, “Allâh her şeyi hakkıyla bilen, hikmet sahibi ve her şeye kadirdir, senin bu konuda ileri geri konuşmanın ne faydası var?” denildiğinde, yine haddini bilmeden “Ziraatım bitti, mahsullerim mahvoldu” gibi cümleler kurmaya devam etmektedir. Şüphesiz, bu kadar hadsizlik ancak azgın bir nefsin işi olabilir. Bahsedilen hevâ ve heves çeşitlerinin hepsinin ortak özelliğinin, insanı sırat-ı müstakimden uzaklaştırması olduğu bilinmelidir.(Misvâk Neşriyat, Eşref Ali et-Tehanevî, Tehzibu’l Ahlâk, s.24-26)
    --------  
    2:05
  • TEK KİŞİLİK BİR ORDU HZ. ALİ (R.A.)-12 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ
    Hz. Ali (r.a.) maiyetindekilerle berâber Medine’ye doğru yola çıktığında, Hâşimoğullarından 300 kişi toplandı. Hz. Ali (r.a.)’ın arkasından takibe başladılar. Ertesi gün Hz. Ali (r.a.)’a yetiştiler. Kalabalığı gören Zeyd b.Hârise (r.a.); “Âmiroğulları kabilesinden yardım isteyelim” dedi. Hz. Ali (r.a.): “Ey Zeyd! Allâhü Teâlâ’ya tevekkül edelim. Gidip bizim gibi mahluk olanlardan yardım istememiz doğru değildir. Yardımcımız, gözetenimiz Allâhü Teâlâ’dır” dedi.Topluluğun başındaki Ebû Cehil, bu kadar çok insanla vuruşacak mısın? dedi. Hz. Ali (r.a.):”Evet. Resûlullâh (s.a.v.)’in haremi üzerine gelen askerle savaşırım” dedi. Ebû Cehil;“Sabah olunca görüşürüz” dedi. Ebû Cehil’e neden sabaha kadar beklediği sorulduğunda “Mekke kuruldu kurulalı onun gibi şecaatli ve kuvvetli bir server gelmemiştir. Savaşırsak askerimiz harap olur. Araplar içinde rezil oluruz.Ola ki, Ali’nin gönlüne bir korku düşer yada bu 300 kişiden yürekli bir er çıkar, gider Ali’yi gâfil iken öldürür, bizi de kurtarır.” dedi.Hz. Ali (r.a.) ertesi sabaha kadar Allâh Resûlü (s.a.v.)’in ehl-i beytine göz kulak oldu,sabah namazını kıldı. Kureyş’in karşısına tek başına dikildi ve kılıcını çekip 300 kişinin arasına daldı. Öğle vaktine kadar vuruştu. 27 kişiyi öldürdü. Kimisini de yaraladı. Hz. Ali (r.a.):“Ey topluluk! Gördünüz mü yalnız da olsa kişinin yardımcısı Hâkk Teâlâ olunca, onun işinin nasıl kolay olacağını. Onun için düşmanın çokluğunun hiçbir kıymeti yoktur” dedi. Bu sözler onlara ağır geldi. Kureyş kavmi tekrar geri döndü. Hz. Ali (r.a.)’da Medine’ye gitmek üzere yola koyuldu. Hz. Ali (k.v.)’nin Kureyş’e yaptığını, hiç kimse kimseye yapmamıştı.(Erzurumlu Mustafa Darir, Siyer-i Nebi, c.2, s.213-217)
    --------  
    2:06
  • AHİRETTE ALLÂH (C.C.) GÖRÜLEBİLECEK Mİ?-11 EYLÜL 2025-MEVLANA TAKVİMİ
    Günümüzde merak edilen konulardan birisi de Allâh (c.c.) cemalinin ahirette görülmesi (Ruyetullâh) meselesidir. Allâh Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz ahirette Allâh’ın cemalinin cennetliklere bir ikram olarak görüleceğini sahih Hadis-i Şerif’lerinde bizlere bildirmiştir. Cerîr İbni Abdullah (r.a.): “Bir gece Resûlullah’ın yanında bulunuyorduk. On dördüncü gecesindeki Ay’a baktıktan sonra şöyle buyurdu: “Şu Ay’ı hiçbir sıkıntı çekmeden gördüğünüz gibi Rabbinizi de ayan beyan göreceksiniz.”(Buhârî) Suheyb (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennetlikler cennete girince Allah Teâlâ onlara:“Size vermemi istediğiniz bir şey var mı?” diye soracak. Onlar: “Yâ Rabbî! Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi cennete koyup cehennemden kurtarmadın mı, daha ne isteyelim”, diyecekler. İşte o zaman Allah Teâlâ perdeyi kaldıracak. Onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.”(Müslim)Ehlullâh’tan büyük İslam Alimi İmam Rabbani Mektubat-ı Rabbani adlı eserinde bu konuyu şöyle izah eder: “Allahü Teâlâ’yı müminler cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak, nasıl olduğu anlaşılmayarak,ihatasız, yani bir şekilde olmayarak görecektir.Allahü Teâlâ’yı ahirette görmeye inanırız. Nasıl görüleceğini düşünmeyiz. Çünkü, Onu görmeyi akıl anlayamaz. İnanmaktan başka çare yoktur. Felsefecilere ve Mutezile’ye ve Ehl-i Sünnet’ten başka bütün fırkalara yazıklar olsun ki,kör olduklarından, buna inanmaktan mahrum kaldılar. Görmedikleri, bilmedikleri şeyi gördükleri şeylere benzetmeye kalkarak iman şerefine kavuşamadılar.” (Mektubat-ı Rabbani, c.2, s.267)(Basından Derleme)
    --------  
    1:57

Weitere Religion und Spiritualität Podcasts

Über Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi günlük takvim yazıları
Podcast-Website

Höre Mevlana Takvimi, A Psychic's Story und viele andere Podcasts aus aller Welt mit der radio.at-App

Hol dir die kostenlose radio.at App

  • Sender und Podcasts favorisieren
  • Streamen via Wifi oder Bluetooth
  • Unterstützt Carplay & Android Auto
  • viele weitere App Funktionen
Rechtliches
Social
v7.23.8 | © 2007-2025 radio.de GmbH
Generated: 9/15/2025 - 9:51:55 PM